Travelling to an English-speaking country? 6 simple things you need to know

Steffanie Zazulak
A woman with a backpack stood in a airport looking at one of the many boards
Okuma zamanı: 2 minutes

Regardless of where you’re travelling, it‘s definitely worth learning some basic English, and you won’t be alone: (20% of the world). Of course, if you’re visiting an English-speaking country like the United Kingdom, the United States, Canada, Australia or New Zealand, it’s especially useful to brush up on your English.

Here are six simple things you need to know when travelling to English-speaking countries:

Travel tips for English speaking countries
Gizlilik ve çerezler

İçeriği izleyerek, app'ın bir yıl boyunca pazarlama ve analiz amacıyla izleyici verilerinizi paylaşabileceğini ve bunu çerezlerinizi silerek geri alabileceğinizi onaylamış olursunuz.

Be polite

It sounds obvious, but remembering to say ‘please’ and ‘thank you’ will help in most travel situations. British people are famously fond of their manners, so if you’re visiting the UK, it’s particularly important to make sure you “queue” behind everyone else.

Learn the currency

There are many ways to ask the price of something, but your wallet won’t be grateful if you don’t understand the reply. Take time to understand the slang words for money in the countries you’re visiting. For example, a $1 coin in Canada is referred to as a ‘loonie’, and in the U.S., a five-cent coin is almost always called a ‘nickel’.

Don’t rely on your smartphone for directions

Even if you have a smartphone, it’s easy to get lost in a foreign place. Local people will often know the quickest and cheapest routes to places and may even have some good sightseeing suggestions that you won’t find in a guidebook. If you don’t understand what they’re saying, don’t be embarrassed to ask them to speak slowly or repeat themselves.

Introduce yourself

If you like meeting new people while traveling, it’s important to know how to speak to them. You may have been taught that ‘How do you do?’ is a polite way to introduce yourself. In reality, most English speakers don’t use this phrase very often as it’s seen as old-fashioned and overly formal. It’s much better to say ‘pleased to meet you’ or ‘good to meet you’ when you’re meeting someone for the first time.

Even if you’re traveling to a non-English speaking country, having some knowledge of English is always useful. International airports, for example, almost always display their signage in English alongside the local language(s).

Don’t be afraid to ask about customs or etiquette

If you’re unsure about the proper etiquette in a given situation, don’t hesitate to ask. Locals will appreciate your effort and are usually happy to explain what’s appropriate. This can help you avoid any unintentional faux pas and make your interactions more pleasant and respectful. Even if its for simple things like, 'Where do I order at the bar?' or 'Where should I leave my wet umbrella?' are perfectly fine to ask.

Observe and adapt

When in a new environment, observing what others around you are doing can provide valuable clues about local etiquette and expected behavior. Whether it’s how people order food, navigate public transportation, or interact in social settings, taking cues from locals can help you blend in and avoid misunderstandings.

For example, if you see everyone standing on a certain side of public transport, there's probably a good reason for that which you can follow and blend in.

Equip yourself for a rewarding travel experience

By equipping yourself with these simple yet effective tips, you’ll not only navigate your travels more smoothly but also enrich your overall experience. Remember, the effort you put into learning and practicing English will be met with appreciation and open doors to new opportunities and friendships. Safe travels.

More blogs from app

  • Bir adam dışarıda bir bankta oturuyordu ve elinde telefonunu gülümsüyordu

    Sözleri İngilizce çevirmek – bazı komik sonuçlarla

    By Steffanie Zazulak
    Okuma zamanı: 3 dakikadır.

    Hepimiz duygularımızı ve hislerimizi ifade etmek için ifadeler kullanırız. Bunlar deyimler olarak bilinir – gerçek anlamından farklı mecazi bir anlamı olan bir ifade. Bazen hiç bir anlam ifade etmiyor gibi görünürler ve bunun nedeni farklı şeyler ifade etmek için evrimleşmiş olmalarıdır.

    Daha önce en tuhaf İngilizce ifadelerden bazılarına baktık - nereden geldikleri ve ne anlama geldikleri. Ancak bu konuşma tuhaflıkları birçok farklı dilde var. Burada, bazı yaygın ifadelere daha yakından bakıyoruz ve en sevdiğiniz sözleri İngilizce çevirmenin bazı eğlenceli sonuçlar doğurabileceğini göreceksiniz.

    Benim sirkim değil, maymunum değil

    Bu deyim, "nie mój cyrk, nie moje malpy", Polonyaca konuşanlar tarafından bir şeyin kendi sorumlulukları olmadığını veya "benim sorunum olmadığını" belirtmek için kullanılır.

    Benzer bir anlama sahip İngilizce bir ifade şudur: "Ele söyle".

    Tüm çörekler bir delikle gelmez

    İٲⲹԳ "non tutte le ciambelle riescono col buco" ifadesinin bu İngilizce çevirisi, işlerin her zaman beklediğimiz gibi gitmediğini hatırlatıyor. "Ciambelle", İtalya'da bir ikram olarak popüler olan yuvarlak bir pastadır.

    Benzer bir anlama sahip İngilizce bir ifade şudur: "Bazılarını kazanırsın, bazılarını kaybedersin."

    Sosisli sandviçin sonundaki kuru üzüm

    Bu İzlanda atasözü, "rúsínan í pylsuendanum", bir sosisli sandviçin sonunda kuru üzüm bulmanın alışılmadık bir şey olmadığını kabul eder - bu nedenle bazen bir şeyin sonunda beklenmedik bir sürprizle karşılaşabilirsiniz.

    Benzer bir anlama sahip İngilizce bir ifade şudur: "Birdenbire".

    Kulaklarına erişte asmıyorum

    Bu Rus atasözü, &ܴdz;вешать лапшу на уши&ܴdz;, birini kandırmaya çalışmadığınız anlamına gelir ve söylediğiniz şeyin doğru olduğunu vurgular - sürpriz gibi görünse bile.

    Benzer bir anlama sahip İngilizce bir ifade şudur: "Bacağını çekmiyorum."

    Börek suyu kadar berrak

    Almanya'dan alaycı bir deyiş olan "klar wie Kloßbrühe", bir şeyin hiç de net olmadığı anlamına gelir - çünkü hamur tatlısı çorbası hiç de net veya görmesi kolay değildir.

    Benzer bir anlama sahip İngilizce bir ifade şudur: "Çamur kadar berrak".

    Ördeği öde

    Bu Portekizce " pagar o pato" ifadesi, birisi yapmadığı bir şey için suçu üstlendiğinde kullanılır.

    Benzer bir anlama sahip İngilizce bir ifade şudur: "Düşen adam ol."

    Birine balkabağı ver

    İspanyolca konuşulan ülkelerde birine balkabağı vermenin neden bu kadar kötü bir şey haline geldiğinden emin değiliz, ancak bu deyim, "Dar calabazas a alguien", birini reddettiğiniz anlamına gelir.

    Benzer bir anlama sahip İngilizce bir ifade şudur: "Onlara kapıyı göster."

    Ağzından bir kurbağa çıkarmak için

    Bu Fin atasözü, "päästäğsammakko suusta", birisi yanlışlıkla söylememesi gereken bir şey söylediğinde söylenir. Benzer şekilde hayvanlarla ilgili bir İngilizce ifadesi var, ancak kedileri içeriyor...

    Benzer bir anlama sahip İngilizce bir ifade: "Kedinin çantadan çıkmasına izin vermek."

    Yumurtadaki sarı değil

    Alman deyimi "nicht das Gelbe vom Ei", kelimenin tam anlamıyla "yumurtadan gelen sarı değil" anlamına gelir ve bir şeyin özellikle iyi olmadığını ifade etmek için kullanılır. Bu ifade genellikle bir şey kabul edilebilir olsa da, mükemmel veya ideal olmaktan uzak kaldığını ima eder.

    Benzer bir anlama sahip İngilizce bir ifade: "Mükemmelden daha az."

  • Bir erkek ve bir kadın gülümseyerek birlikte durdular

    6 garip İngilizce cümle daha açıklandı

    By Steffanie Zazulak

    Önceki bir blogda, sizi bazı sorularla baş başa bırakmış olabilecek bazı garip İngilizce ifadeler paylaştık. İngilizce dili, akıcı konuşmacıların bile kafasını karıştırabilecek tuhaf ifadelerle doludur. Bugünün gönderisinde, repertuarınızı genişletmenize yardımcı olacak bu tür birkaç ifadeye daha göz atacağız.