Does progress in English slow as you get more advanced?

Ian Wood
A young woman sat in a library with headphones around her neck reading a book
Okuma zamanı: 4 minutes

Why does progression seem to slow down as an English learner moves from beginner to more advanced skills?

The journey of learning English

When presenting at ELT conferences, I often ask the audience – typically teachers and school administrators – “When you left home today, to start your journey here, did you know where you were going?” The audience invariably responds with a laugh and says yes, of course. I then ask, “Did you know roughly when you would arrive at your destination?” Again the answer is, of course, yes. “But what about your students on their English learning journey? Can they say the same?” At this point, the laughter stops.

All too often English learners find themselves without a clear picture of the journey they are embarking on and the steps they will need to take to achieve their goals. We all share a fundamental need for orientation, and in a world of mobile phone GPS we take it for granted. Questions such as: Where am I? Where am I going? When will I get there? are answered instantly at the touch of a screen. If you’re driving along a motorway, you get a mileage sign every three miles.

When they stop appearing regularly we soon feel uneasy. How often do English language learners see mileage signs counting down to their learning goal? Do they even have a specific goal?

Am I there yet?

The key thing about GPS is that it’s very precise. You can see your start point, where you are heading and tell, to the mile or kilometer, how long your journey will be. You can also get an estimated time of arrival to the minute. As Mike Mayor mentioned in his post about what it means to be fluent, the same can’t be said for understanding and measuring English proficiency. For several decades, the ELL industry got by with the terms ‘beginner’, ‘elementary’, ‘pre-intermediate’ and ‘advanced’ – even though there was no definition of what they meant, where they started and where they ended.

The CEFR has become widely accepted as a measure of English proficiency, bringing an element of shared understanding of what it means to be at a particular level in English. However, the wide bands that make up the CEFR can result in a situation where learners start a course of study as B1 and, when they end the course, they are still within the B1 band. That doesn’t necessarily mean that their English skills haven’t improved – they might have developed substantially – but it’s just that the measurement system isn’t granular enough to pick up these improvements in proficiency.

So here’s the first weakness in our English language GPS and one that’s well on the way to being remedied with the Global Scale of English (GSE). Because the GSE measures proficiency on a 10-90 scale across each of the four skills, students using assessment tools reporting on the GSE are able to see incremental progress in their skills even within a CEFR level. So we have the map for an English language GPS to be able to track location and plot the journey to the end goal.

‘The intermediate plateau’

When it comes to pinpointing how long it’s going to take to reach that goal, we need to factor in the fact that the amount of effort it takes to improve your English increases as you become more proficient. Although the bands in the CEFR are approximately the same width, the law of diminishing returns means that the better your English is to begin with, the harder it is to make further progress – and the harder it is to feel that progress is being made.

That’s why many an English language-learning journey gets abandoned on the intermediate plateau. With no sense of progression or a tangible, achievable goal on the horizon, the learner can become disoriented and demoralised.

To draw another travel analogy, when you climb 100 meters up a mountain at 5,000 meters above sea level the effort required is greater than when you climb 100 meters of gentle slope down in the foothills. It’s exactly the same 100 meter distance, it’s just that those hundred 100 meters require progressively more effort the higher up you are, and the steeper the slope. So, how do we keep learners motivated as they pass through the intermediate plateau?

Education, effort and motivation

We have a number of tools available to keep learners on track as they start to experience the law of diminishing returns. We can show every bit of progress they are making using tools that capture incremental improvements in ability. We can also provide new content that challenges the learner in a way that’s realistic.

Setting unrealistic expectations and promising outcomes that aren’t deliverable is hugely demotivating for the learner. It also has a negative impact on teachers – it’s hard to feel job satisfaction when your students are feeling increasingly frustrated by their apparent lack of progress.

Big data is providing a growing bank of information. In the long term this will deliver a much more precise estimate of effort required to reach higher levels of proficiency, even down to a recommendation of the hours required to go from A to B and how those hours are best invested. That way, learners and teachers alike would be able to see where they are now, where they want to be and a path to get there. It’s a fully functioning English language learning GPS system, if you like.

More blogs from app

  • Dışarıda kahve ve kulaklıkla duran kadın

    Dil öğreniminin bireysel gelişime katkısı

    By Charlotte Guest
    Okuma zamanı: 6.5 dakika

    İçinde bulunduğumuz hızlı tempolu dünyada, bireysel gelişimimiz için zaman ayırmak her zamankinden daha önemli hale geldi. Geleneksel gelişim yöntemlerinin arasında, dil öğrenimi beklenmedik ama son derece tatmin edici bir yaklaşım olarak öne çıkıyor. Yabancı dil öğrenmek, gelişimimizin önemli bir parçası olmasının yanı sıra, zihinsel sağlığınıza da katkı sağlayabilir. Bu süreç, kariyer olanaklarını artırmak, yaratıcılığı geliştirmek ve farklı kültürlerden insanlarla bağlantı kurma yeteneğini kazandırmak gibi faydalar sunar.

  • Friends dışarıda yürürken birbirleriyle sohbet ederler

    İngilizce dilindeki lehçeleri anlama

    By Charlotte Guest
    Okuma zamanı: 7 dakikadır.

    Dil , insan kültürünün ve toplumun çeşitliliğini yansıtır. En büyüleyici kısımları arasında lehçeler, telaffuz, dilbilgisi ve kelime dağarcığı ile ayırt edilen bir dilin bölgesel veya sosyal çeşitleri vardır. Lehçeler, bir dilin kalp atışıdır ve onları konuşanların zengin hikayeleri, gelenekleri ve kimlikleriyle nabzı atar.

    Bir dili ve lehçeyi ve önemini anlamak, dil öğrenenler için öğrenme deneyimini zenginleştirebilir, bir dilin ve konuşmacılarının daha derin bir şekilde takdir edilmesini sağlayabilir. Lehçeler sadece bir dil içindeki varyasyonlar değildir; Genellikle, her biri kendi zengin tarihine ve kültürel önemine sahip, dilsel ifadenin karmaşıklığını ve çeşitliliğini vurgulayan ayrı varlıklar olarak kabul edilirler.

    Bölgesel lehçe tam olarak nedir?

    Özünde, bir lehçe, belirli bir grup insan tarafından konuşulan bir dilin bir varyasyonudur. Bununla birlikte, lehçeler ve farklı bir dil arasındaki ayrım genellikle öznel olabilir. Bu farklılıklar coğrafi, sosyal sınıf, etnik veya tarihsel nedenlerle ortaya çıkabilir. Bir dilin tüm konuşmacıları aynı temel dilbilgisi kurallarını ve kelime dağarcığını paylaşırken, farklı lehçeleri konuşanlar benzersiz kelimeler ve argo kullanabilir veya farklı telaffuzlara sahip olabilir, bu da lehçeler ve diller arasında nesnel bir farkın olmadığını vurgular.

    Örneğin, İngiliz ve Amerikan İngilizcesi , İngilizce dilin karşılıklı olarak anlaşılabilir iki lehçesidir, yani her iki lehçeyi konuşanlar diğeri tarafından anlayabilir ve anlaşılabilir. Aynı temel dilbilgisini ve temel kelime dağarcığının çoğunu paylaşırlar, ancak telaffuz, yazım ve kelime dağarcığının ve deyimlerin bazı yönlerinde farklılık gösterirler. Benzer şekilde, İngiltere veya Amerika Birleşik Devletleri'nde, tek bir dildeki çeşitliliği daha da sergileyen çok sayıda bölgesel lehçe (örneğin, Yorkshire İngilizce, Güney Amerikan İngilizcesi) vardır. Bu lehçelerden bazıları, konuşmacıları tarafından dilsel kimliğin ve sınıflandırmanın karmaşık doğasını vurgulayan farklı diller olarak kabul edilir.

    Lehçe örneği nedir?

    Lehçe varyasyonunun bir örneği, İtalya'da konuşulan birden fazla lehçe ile dilsel çeşitliliği sergileyen çok çeşitli bölgesel lehçelere sahip olan İtalyan dilinde görülebilir.

    Örneğin, Toskana lehçesi, büyük ölçüde etkili literatürde kullanılması nedeniyle, tarihsel olarak standart İtalyanca'nın temeli olarak kabul edilmiştir. Bununla birlikte, Sicilya veya Lombardiya gibi bölgelerden gelen diğer lehçeler, İtalya'nın bölgelerinin çeşitli kültürel manzaralarını ve tarihlerini yansıtan telaffuz, kelime dağarcığı ve sözdizimi açısından Toskana İtalyancasından önemli ölçüde farklıdır.

    Tek bir dildeki bu lehçe varyasyonunun bir başka örneği Birleşik Krallık'ta bulunur. Örneğin, Londra'nın Doğu Yakası'ndan gelen Cockney lehçesi, kafiyeli argosu ve farklı sesli harfleriyle ünlüdür ve sözlü geleneğin önemini vurgulayan sözlü lehçelerin en iyi örneği olarak hizmet eder. Buna karşılık, Newcastle ve çevresine özgü Geordie lehçesi, tamamen farklı bir kelime dağarcığına, telaffuz kalıplarına ve hatta gramer yapılarına sahiptir ve standart İngilizce dili içindeki çeşitli konuşulan lehçeleri daha da vurgular.

    Lehçe ve aksan arasındaki fark nedir?

    Bir lehçe ve bir aksan arasındaki ayrım ince ama önemlidir. Bir aksan, yalnızca telaffuzdaki farklılıklarla ilgilidir - insanların kelimeleri söyleme şekli, genellikle farklı diller ve bölgeler arasında önemli ölçüde değişebilen benzersiz konuşma kalıplarından etkilenir.

    Buna karşılık, bir lehçe sadece telaffuz ve aksanı değil, aynı zamanda belirli dilbilgisi ve kelime dağarcığını da kapsar. Aksanlar bir lehçenin bir bileşeni olabilir, ancak lehçeler, sözcüksel ve dilbilgisel farklılıklar da dahil olmak üzere daha geniş bir dilsel çeşitlilik yelpazesi sunar.

    Örneğin, birisi İskoç aksanıyla İngilizce konuşabilir, ancak Londra'dan İngilizce bir konuşmacı ile aynı gramer yapılarını ve kelime dağarcığını kullanabilir; Bununla birlikte, İskoçya'da konuşulan bir çeşit olan İskoçça, benzersiz dilbilgisi, kelime bilgisi ve telaffuza sahip olduğu için bir lehçe (hatta bazıları tarafından ayrı, farklı bir dil) olarak kabul edilir.

    Farklı lehçeler neden önemlidir?

    Lehçeler, dilsel varyasyonlardan daha fazlasıdır; Toplumların kültürel ve sosyal dokusuna açılan pencerelerdir. Yanlarında tarihleri, gelenekleri ve konuşmacılarının kimliğini taşırlar. Hatta bazı lehçeler, konuşmacıları tarafından 'farklı diller' olarak kabul edilir ve bu dilsel biçimlerin derin kültürel önemini vurgular. Bölgesel lehçeler de dahil olmak üzere lehçeler hakkında bilgi edinmek, bu nedenle aşağıdakilere ilişkin içgörüler sağlayabilir:

    • Kültürel bağlamlar: Bir dilin lehçelerini, özellikle de bölgesel lehçeleri anlamak, dil öğrenenlere daha zengin bir kültürel anlayış ve dili konuşanların daha incelikli bir bakış açısını sağlayabilir. Bölgesel lehçelere yapılan bu araştırma, genellikle sosyal, politik, kültürel veya tarihsel düşüncelere dayanan 'standart' ve 'standart olmayan' lehçeler arasındaki keyfi ayrımı ortaya koymaktadır.
    • Sosyal dinamikler: Lehçeler, sosyal ayrımları, tarihsel göçleri ve diğer dillerle teması yansıtabilir, sosyal hiyerarşiler, tarihsel çatışmalar ve entegrasyonlar hakkında ipuçları sunabilir.
    • Dil evrimi: Lehçeleri incelemek, dillerin zaman içinde nasıl değiştiğini, toplumların ihtiyaçlarına, göçlerine ve yeniliklerine nasıl uyum sağladığını ortaya çıkarır.
  • Yüzüne bir kitap tutan bir kadın, arkasında kitap rafları olan bir kitapçıda kitap okuyor

    Fantezi, İngilizce dili ve Tolkien

    By Charlotte Guest
    Okuma zamanı: 6 dakikadır.

    Çok sayıda tanınmış yazar, günlük İngilizcekullanılan kelimeleri sıklıkla yaratmış veya icat etmiştir. Yazar denilince akla Shakespeare gibi önemli isimler gelebilir. İngilizce dilini "şaşkınlık", "göz kamaştırıcı" ve "moda" gibi kelimelerle zenginleştirdi. Charles Dickens, derin insan duygularını ve toplumsal sorunları tek bir kelimeyle yakalama yeteneğini sergileyen "can sıkıntısını" tanıttı. Lewis Carroll sözlüğümüze, 'kıkırdamak' ve 'horlamak'ın hoş bir karışımı olan "chortle" da dahil olmak üzere tuhaf kelimeler ekledi.

    Ancak Tolkien, İngilizce dilinin renkli sözlüğüne katkıda bulunan yazarlardan bir diğeri. Tolkien sadece dünyalar yaratmadı; Ayrıca dilimizi zenginleştirdi, kalabalık salonlarda bal likörü kokusunu ve gizemle örtülü dumanlı dağların görüntüsünü ortaya çıkaran bir sözlük ekledi. Dil meraklıları ve fantezi hayranları, Orta Dünya'nın arkasındaki beyni J.R.R. Tolkien'in icat ettiği veya ilgi odağı haline getirdiği kelimeleri ortaya çıkarırken bu filolojik macerada bize katılıyor.