Küresel Şirketlerde İngilizce Yeterliliğinin Rolü

app Languages
Açık havada çalışan iki meslektaş, dizüstü bilgisayar ve evrak işleri üzerinden birbirleriyle konuşuyor
Okuma zamanı: 4 dakikadır

Modern iş dünyasında rekabet edebilmek için birçok kuruluş, daha küresel bir çalışma modeline geçiyor.

COVID-19 salgını, endüstriler arasında dijital dönüşümü ve küreselleşmeyi hızlandırdı. Ancak birçok işletme, gelecekteki büyümeyi sürdürmeye çalışırken, şu sorunun cevabını arıyor: Başarılı bir küresel şirkete güç veren nedir?

İngilizce yeterliliğinin neden uluslararası başarı için önemli bir rolü vardır?

ʱ𲹰Dz'ı 2022 Power Skills Surveyçalışmasınagöre,Etkili işyeri küreselleşmesindeki en büyük faktörlerden biri İngilizce'nin ortak bir dil olarak kullanılmasıdır. Raporda, "Ortak bir dil benimsemek ve tüm işgücünün bu dile erişebilmesini sağlamak her zamankinden daha önemli hale geldiği" belirtilmektedir.

Güneydoğu Asya'da yükselen ekonomilerden elde edilen istatistiklere işaret ederek, İngilizce kullanımının gücünü ve bunların gelişen endüstrilerini gösteriyor:

  • Güneydoğu Asya'nın GSYİH açısından en büyük ekonomisi olan Endonezya'da, hizmet sektörü ülkenin yerel işgücünün neredeyse yarısını istihdam ediyor.
  • Tayland'da ülkenin GSYİH'sının yaklaşık %60'ı turizm ve ihracata yönelik üretimden elde edilmektedir. APAC'ın en hızlı büyüyen pazarlarından biri ve yükselen bir üretim merkezi olan Vietnam, ABD'yi en büyük ticaret ortakları arasında sayıyor.
  • Filipinler'in ülke ekonomisinin önemli bir ayağı olan iş süreci dış kaynak kullanımı (BPO) sektörü, 1,3 milyon kişiyi istihdam etmektedir.

Etkili iletişimin gücü

ʱ𲹰Dz'ı 2022 Power Skills Survey anket çalışması, etkili iletişimi hem kişisel başarı hem de iş başarısı için en önemli faktörlerden biri olarak konumlandıran birçok çalışmadan biridir. İyi iletişimciler okulda, işte ve kişisel yaşamlarında daha yüksek performansla ilişkilendirilmiştir ki bu durum, iletişim yeteneği güçlü kişilerin yetenek işe alım uzmanları tarafından aranan adaylar olmasını destekler.

Birçok işletmenin geleneksel konum sınırlarının ötesinde işe alım yapmaya başlamasıyla birlikte, işyerinde daha fazla dil becerisine ihtiyaç duyuluyor. Peki, iyi iletişim dil engellerini aşabilir mi?

Çalışmamızın istatistiklerinin de ortaya koyduğu gibi, ortak bir dili paylaşmanın ve dolayısıyla daha etkili iletişim kurabilmenin, iş fırsatlarını, işgücü büyümesini ve nihayetinde ekonomiyi iyileştirdiğine dair güçlü kanıtlar mevcuttur.Anket raporunda, Axiata Group'un CPO'su Norlida Azmi şunları belirtiyor:

"İletişim, sadece insan yönetimi ve koalisyon oluşturma gibi liderlik yetkinliklerinin değil, aynı zamanda ekosistemde daha geniş ve etkili paydaş yönetimi, yani hissedarlarımız, müşterilerimiz ve faaliyet gösterdiğimiz topluluklarla iletişim kurmak için de temel oluşturan kritik bir beceridir."

İngilizce: iş dünyasının resmi dili

Küreselleşme için iletişim farklı pazarlar için farklı görünse de, İngilizce dili çok uluslu şirketler için geçerli seçenek olarak kabul edilmektedir. Harvard Business Review'ın da belirttiği gibi:

"Görevleri sıkı bir şekilde koordine etme ve dünya çapındaki müşteriler ve ortaklarla çalışma ihtiyacı, resmi iş dili olarak İngilizceye doğru geçişi hızlandırdı."

Bu nedenle, işletmeler artık küresel bir pazarda büyümek için mücadele ederken, İngilizce dilinin gücünü ortaya çıkarmak başarı için çok önemlidir.

Kuruluşunuzdaki İngilizce yeterliliğinin değerlendirilmesi

Anket, rolleri için güçlü İngilizce yeterliliğini önemli görseler bile, birçok kuruluşun bu alanda yapması gerekenler olduğunu gösteriyor. Adayların İngilizce dil yeterliliğini değerlendirmenin mevcut durumunu ve çalışanlarının İngilizce yeterliliklerini geliştirmek için stratejileri olan kuruluşların yüzdesini detaylandırıyor.

Ankete göre, yetenek kazanımı yöneticilerinin İngilizce dil becerilerini test etmelerinin bir numaralı yolu mülakatta (%58), ancak %37'si İngilizce dil becerilerini hiç ölçmüyor. Dört dil becerisinin tümü (okuma, yazma, konuşma ve dinleme) bir görüşmede doğru bir şekilde tortaya konamayacağından, bu durum işe alım sonrasında problemlere yol açabiliyor.

Ayrıca, işletmelerin %27'si bilgisayar tabanlı testler kullanırken %14'ü İngilizce dil yeterliliğini değerlendirmek için kağıt tabanlı testler kullanıyor.

Oysa ki yetenek yöneticileri, standartlaştırılmış test sonuçları alarak, adayların İngilizce yeterliliklerinin rol için uygun olup olmadığını daha doğru bir şekilde değerlendirebilir ve bu da daha güvenli ve başarılı işe alımlar sağlar.

İngilizce beceri geliştirme stratejileri

Yetenek yöneticileri, etkili İngilizce dil geliştirme programlarını uygulamalarına yardımcı olmak için bu içgörüleri öğrenme ve gelişim yöneticilerine de aktarabilirler. Bu yatırım, çalışanların yeni rollerinde daha iyi performans göstermelerini sağlayabilirken, aynı zamanda çalışanların elde tutulmasını artırabilir ve hatta halefiyete yol açabilir, böylece iş büyümesini etkileyebilir.

Kuruluşlar, daha yüksek İngilizce yeterlilik seviyelerine sahip yeni yetenekleri işe almayı seçsinler ya da çalışanlarının dil becerilerini geliştirmek için öğrenme ve gelişim programlarına yatırım yapsınlar, onlara yardımcı olacak araçlar mutlakamevcuttur.

app Kurumsal Yabancı Dİl Çözümleri, yetenek, öğrenme ve gelişim yöneticilerinin işe alım ve eğitim süreçlerini hızlandırmalarına ve basitleştirmelerine olanak tanıyarak, adaylarınızın ve çalışanlarınızın işletmenizi ileriye taşıyacak İngilizce dil becerilerine sahip olduklarına dair tam bir güven verir. Kuruluşunuz için en iyi dil değerlendirme ve öğrenme çözümlerini burada bulabilirsiniz.

Dil eğitimi ile işletmenizi ileriye taşıyın

Bu blog gönderisini beğendiyseniz ve daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, PDF raporumuzu buradan indirin.

Makaleler, teknik incelemeler ve araştırmalar dahil olmak üzere İK profesyonelleriuzmkaynaklarımızagö zatarak dil eğitimi ve değerlendirmesinin işletmenizi nasıl ileriye taşıyabileceği hakkında Daha fazla bilgi edinin.

app'dan daha fazla blog

  • A teacher showing her students a globe, with her students looking at the globe, one with a magnifying glass in hand.

    What’s it like to teach English in Turkey?

    By Steffanie Zazulak
    Okuma zamanı: 3 minutes

    Alice Pilkington qualified as a CELTA (Certificate in Teaching English to Speakers of Other Languages) certified teacher in October 2009. She started working in Rome before moving to Istanbul, where she’s spent the past three and a half years teaching English to “everyone from 8-year-olds to company executives; students to bored housewives”. Having taught in two very different countries to a diverse range of English learners, Alice shares with us the five lessons she’s learned:

    1. Don't take things personally when you're teaching English

    "I am probably not emotionally suited for this job. I take everything very personally and if a lesson goes wrong or an activity I have taken time and energy to plan doesn’t work, I feel like a complete failure. It’s a trial and error experience but when things go wrong, they can go very wrong, and it really makes you doubt your abilities as a teacher.

    Having said that, the lessons that do go well can make up for these negative feelings. I shouldn’t take things personally; the majority of my colleagues don’t and it saves them a lot of sleepless nights"

    2. Teaching English is incredibly rewarding

    "There are very few feelings that I’ve experienced that compare to seeing a student use a word that you have taught them – it makes you feel like a proud parent. Equally, seeing a student improve over a series of months is so joyful.I have been teaching English university preparation students for the past year.

    In September, they could barely say what their name was and what they did over the weekend. Nine months on and they’re capable of reading academic texts and speaking at length about marketing strategies and environmental problems. It’s a wonderful thing to observe"

    3. Teach more than just English

    "Turkish students love hearing about how you appreciate their food and cultural traditions. Equally, they are genuinely interested in understanding how things operate in the UK and enjoy hearing personal anecdotes.I tend to be very open with my students – even about my personal life.I think it is partly because I have striven from the very beginning of my career to be seen as their equal.

    Turkish students are used to having a huge respect for teachers, and there is a hierarchical system in schools here, which I can never go along with. In my first lesson with most students, I tell them that they must call me by my first name (usually you refer to teachers here as ‘hocam’ which means ‘my teacher’ and shows respect) and this can take a long while for them to get used to."

    4. Failure to prepare is to prepare for failure... or is it?

    "Lessons that you spend hours preparing for generally don’t go as well as you had hoped. There were several times when I’d spend hours cutting and sticking things on pieces of card and placing pictures all over the classroom, hoping it would get some vocabulary action going, only to start the class and receive no response from the students.

    Conversely, lessons where you don’t feel very motivated or have no idea what you are going to do until you get into the classroom (which I call the ‘flying by the seat of your pants’ lessons) can turn out to be the best ones. I once had a lesson in which I was, admittedly, rather hungover. On the way to the lesson, I grabbed a book called ‘Taboos and Issues’, full of discussion topics, which I used as a basis for a rather impromptu lesson on addictions, which was very successful indeed."

    5. Teaching English isn't easy

    "Teaching English is a love/hate profession. There are weeks when you absolutely loathe it and want to quit, but then within the space of a lesson or two, you get inspired by something completely unexpected, rediscover your joy for it and love it again."

  • Children sat next to their teacher in a classroom, smiling at eachother

    Tailoring language learning for diverse needs with the GSE

    By Heba Morsey
    Okuma zamanı: 5 minutes

    Why inclusive language teaching matters more than ever

    You’ve probably heard the word “inclusive” more and more in recent years, though I first encountered it over 20 years ago. (I say 20 because that’s when I graduated, and we had a course on diverse learners called “individual differences.” But back then, actually meeting their needs wasn’t nearly as comprehensive as it is today.)

    Today, learners come with a wide range of proficiency levels, cognitive styles, educational background, and personal goals. That’s why — it’s essential. In simple terms, inclusive teaching means making sure all learners feel they belong and can succeed.

    It calls for differentiated instruction, flexible assessment and learning materials that respect individual needs. That’s where the Global Scale of English (GSE) comes in.

  • woman uses highlighter on book

    Grammar 101: tips and tricks to help improve your Engish writing

    By Hannah Lawrence
    Okuma zamanı: 4 minutes

    I've always been fascinated by language and writing: as a child, I wrote newsletters for my classmates and books about my imaginary friends' adventures. That love of words eventually led me into a career as a writer, editor and proofreader. Over my career, I've checked thousands of reports, articles and blogs – and I see the same grammatical mistakes time and time again.

    In this blog series, I'll share my favourite tips and tricks to help you remember those tricky grammar rules; whether you're writing for work, to learn or just for fun, these posts will help you improve your English and write with more confidence. Here are the top three grammar rules that people ask me to explain:

    1) "Which" or "that"?

    2) "Less" or "fewer"?

    3)"Me" or "I"?